Çok Mu Comic?’te yer alan yazıların tamamına yakını Amerikan çizgi romanları, geri kalan kısmıysa yerli çizgi romanlar hakkında yazılmış incelemelerden oluşuyor. Bunun sebebi tahmin edersiniz ki benim bu tür çizgi romanlar okuyor olmam. Fakat çizgi roman dediğimiz türün içerisinde pek çok farklı ekol, pek çok farklı tarz bulunmakta.

Mavi Haplar, bu konuda benim için yeni bir çizgi roman deneyimi oldu. İsviçreli çizgi roman sanatçısı Frederik Peeters tarafından yazılıp çizilen çizgi roman tam olarak hangi ülkenin ekolünde sayılır emin değilim. Avrupa’dan çıkan çizgi romanlar da İtalya (fümetti) – Fransa / Belçika (bande-designe) – İngiltere (comic) gibi farklı ülkelerde farklı tarzlarda olduğu için genel olarak bir Avrupa ekolünden söz etmek mümkün değil. Fakat internetten yaptığım okumalara göre sanıyorum Fransız ekolüne ait olduğunu söyleyebiliriz.

Baobab Yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırılan bu otobiyografik çizgi roman Peeters’ın, kendisi ve üç yaşındaki oğlu HIV pozitif olan Cati ile ilişkisini anlatıyor. İsmini de ufaklığın her gün almak zorunda olduğu “mavi haplar”dan alıyor.

Cesur Bir Anlatım

Mavi Haplar için yapacağım ilk yorum, oldukça cesur bir anlatıya sahip oluşu. Peeters, Cati ve oğlu ile olan ilişkisinde yaşanan pek çok şeyi tüm çıplaklığıyla bizlere anlatıyor. Özel hayatlarına dair çoğu insanın paylaşmak istemeyeceği olayları, çizgi romanda bize doğrudan aktarıyor. Cati ile hatırladığı ilk karşılaşmaları ile başlayan çizgi roman, bir günlük gibi ilerliyor.

Bu da çizgi romanın çok doğal olmasını sağlıyor. Hikayeyi takip ederken karakterlerle kurduğunuz bağı güçlendiriyor, samimileştiriyor. Bu sayede çizgi romanı okurken empati yapabiliyor, karakterlerin hislerine ortak olabiliyoruz. Mavi Haplar gibi ilginç bir olayı, heyecan dolu bir macerayı değil de karakterler arasındaki ilişkiyi merkezine alan bir çizgi roman için bu bence oldukça önemli bir nokta. Çünkü eğer önceki cümlede örneğini verdiğim türde bir hikayeye sahip olsaydı; okuyucuları yaşanan olayların ilginçliğiyle, okurken yarattığı heyecan duygusuyla yakalayabilirdi fakat Mavi Haplar’da böyle bir hikaye söz konusu olmadığı için okuyucuyu hikayeye bağlamak, karakterlerle bağ kurmasını sağlamaktan geçiyor.

“tüm çıplaklığıyla” derken mecaz yapmıyordum

Öte yandan Mavi Haplar’ın merkezine Peeters’ın Cati ve oğluyla olan ilişkisini alıyor olması bazıları için ilgi çekici olmayabilir, çizgi romanın sıkıcı olduğu düşüncesini doğurabilir. Elbette ki herkesin okuma zevki, tercihleri değişiklik gösterir; kimsenin tercihlerini – fikirlerini değiştirmeye çalışmıyorum fakat sırf bu yüzden Mavi Haplar’a yönelik olumsuz bir ön yargı oluşmasını da istemem.

Öncelikle çizgi roman Peeters’ın Cati ve oğluyla olan ilişkisine odaklansa da bu çizgi romanda hiçbir olay yaşanmıyor, hikaye çok “soyut” ilerliyor demek değil. Hikaye içerisinde Peeters ile Cati’nin tanışmaları – karşılaşmaları, Peeters ve Cati’nin doktorlarıyla görüşmeleri, oğlanın hastanede kalması, vb. gibi pek çok olay da yer alıyor elbette. Sadece Peeters, bu olayları dışarıdan bir gözle bize anlatıp sıra sıra ilerlemek yerine; okuyucuyla sohbet eder gibi yaşananlardan bahsedip odağını Cati ve oğlan ile aralarındaki ilişkisine çeviriyor. Olaylar üzerinde çok durmadan bize yaşananları anlatıp, daha çok bunlara yönelik kendi duygu ve düşünceleri üzerinde duruyor.

Buna ek olarak HIV pozitif olan bireylerin yaşamlarına, yaşadıkları zorluklara, hayatlarına getirdikleri kısıtlamalara değinmesi açısından da bu “sıkıcı” olarak görülebilecek konu, kimileri için merak uyandırıcı olabilir. Başta da dediğim gibi Peeters tüm kitap boyunca yaşananları bize tüm çıplaklığıyla aktarıyor, böylelikle HIV pozitif insanların yaşadıklarını birinci ağızdan tüm netliğiyle görme şansı yakalıyoruz.

Fred, Cati ve Ufaklık

HIV pozitif insanların yaşantıları dışında çizgi romanda, Peeters’ın Cati ve oğlu arasındaki ilişki de bize sunuluyor ki bu da aslında takip etmesi hoş olabilecek bir konu. Cati, Peeters’dan önce bir ilişki yaşıyor ve o ilişkisinden de bir çocuğu oluyor. Bu ilişkisinin sonlanmasının ardından oğlu ile beraber ikisi yaşarken hayatlarına Peeters da dahil oluyor. Peeters’ın Cati ile oğlunun hayatına dahil olması hem Peeters hem Cati hem de ufaklık için çok kolay bir süreç değil.

Peeters açısından bakacak olursak; HIV pozitif bir anne ile oğlunun hayatına sonradan dahil oluyor ve onların hayat düzenlerine – yaşam tarzlarına adapte olmaya çalışıyor. Oğlanın küçük yaşında baba figüründen yoksun kalması ve hayatında sadece annesinin olmasının sonucunda Cati’ye olan bağlılığı arttığı için Peeters’ı kabullenmekte zorlanıyor. Peeters, yeni ailesine adapte olmanın yanında oğlana da kendisini kabul ettirmeye çalışıyor.

Cati daha önce yaşadığı başarısız ilişkinin ve hem kendisinin hem de oğlunun HIV pozitif olmasının etkisiyle biraz çekingen davranıyor. Peeters’ın bu hastalığını öğrendikten sonra ilişkiye devam etmek istemeyeceğini düşünse de ikilinin birbirine duyduğu sevgi bu zorlukları aşmalarına yardımcı oluyor.

Peeters ile ilgili kısımda ufaklık açısından olayların nasıl olduğuna değinmiştim zaten. Küçük yaşta ayrılan anne ve baba, baba figürünün eksikliği, sürekli anne ile birlikte yaşama… Bunun sonucunda annesinin yeni sevgilisini kıskanmaması ve o küçük yaşında onu kolayca kabullenmesi mümkün değil zaten. Fakat zaman geçtikçe ve Peeters ile ufaklık birlikte vakit geçirdikçe birbirlerini daha iyi anlıyorlar, daha iyi anlaşıyorlar.

Çizgi romanın sonunda kitabın yayımlanmasından on üç yıl geçtikten sonraki baskısında eklenen bir bölüm yer alıyor. Peeters ve ailesinin on üç yıl sonraki hallerini görebildiğimiz bu bölümde Cati ile Peeters’ın bir kızlarının olduğunu, ufaklığın büyüyüp on altı yaşına geldiğini, hastalıklarının günden güne iyiye gittiğini öğreniyoruz. Hoş bir ekleme olmuş.

Çizimler

Peeters’ın başka herhangi bir eserini okumamış birisi olarak internette diğer işlerine de göz attım. Gördüğüm kadarıyla kendisinin çok net bir çizim tarzı yok, farklı eserlerde farklı tarzlarda çizimler yapabiliyor. Mavi Haplar da çizim tarzının “basit” olduğunu söyleyebileceğimiz işlerinden birisi.

Aşağıda çizimleri kendisine ait olan üç farklı çizgi romandan örnek sayfalar yer almakta.

Bu da Mavi Haplar’dan örnek bir sayfa:

Mavi Haplar’da daha basit bir tarzı benimsemesi ve renklendirme kullanmaması bence yerinde bir tercih olmuş. Bu sayede ortaya akıcı ve kolay okunabilen bir çizgi roman çıkmış. Çizimlere odaklanıp kendimizi kaybetmemizin önüne geçerek hikayeye odaklanmamızı sağlamış.

“Pozitif” Bir Aşk Öyküsü

Mavi Haplar, oldukça samimi bir çizgi roman. Hızlı okunabilen bir kitap olmasından sebep dinlenirken veya kafanızı dağıtmak için okuyacak bir şeyler arıyorsanız size tavsiye edebilirim. HIV pozitif insanlara yönelik ön yargıları kıran ve hastalıkla ilgili yanlış bilinen pek çok bilgiyi düzelten bir eser olmasıyla da ilgi çekici ve faydalı olabilir.